13 Mart 2012 Salı

Göç Suç Değildir!

Herkes mutlaka bir akşam haberi dinlemiştir mültecilerle ilgili: Falan yerde filanca sayıda insan taşıyan minicik bot filan açıklarında batırıldı/battı. Kurtulan olmadı. Yunanistan özellikle büyük bir insanlık suçu işliyordu açıklarındaki botları batırarak ve onlarca umut taşıyan yüreği soğuk sulara gömerek. Noldu sanki öyle de iflas etti böyle de, birkaç boğazı daha doyursaydı belki hayra geçerdi de bu felaketleri yaşamazlardı!!
Türkiye bu konuda oldukça hassas. İnsanlara olabildiğince özgürlük tanımaya çalışıyor, yasalar/BM yasaları elverdiğince. Özellikle de gençlerin eğitimi ve çalışmalarıyla ilgili teşvik edici bir politika yürütüyor. İstanbul'da eskiden sokak çocuklarının yurdu olup, mültecilerin sayıları gitgide artmaya başlayınca, farklı olanı kabullenmemekten, anlaşamamaktan, birbirine yabancı olmaktan doğan nahoş olayların yaşanmasının ardından Kadıköy Yeldeğirmeni'ndeki yurt mülteci gençlere vakfedildi. Sokak çocukları varken, gönüllü olarak birkaç kez gitmiştim yurda. Uzunca bir zamandan sonra tekrar ziyaret ettiğimde, bahçede futbol oynayan siyah gençler epey şaşırtmıştı beni. Merkezin müdürüyle görüştüğümde ortaya her zamanki gibi iç açıcı bir manzara çıkmadı. Her gün onlarca mülteci geliyor merkeze. Daha doğrusu kaçak. Mülteci sıfatı alması da zaman alıyor, mülteci olarak kabul edilecek ülkenin belirlenmesi de, o ülkeye gidişleri de... BM ile alakalı bir durum bu. Kendilerine hayat kurmaları zaman alıyor açıkçası. Bu yıllar sürebiliyor. Yıllarca, bekleyiş içinde, ha bugün ha yarın sonuç çıktı diyerek, kavurucu bir belirsizlik içinde, aynı kaderi paylaşan hiç tanımadıkları kardeşleriyle yaşıyorlar, direniyorlar, sabrediyorlar yada yine kaçıyorlar... Yaşı uygun olanlara hızlandırılmış bir şekilde ilköğretim eğitimi veriliyor ve ortaokuldan devam etme olanağı sağlanıyor eğitimlerine. Yeldeğirmeni'nde her türlü aktivite yapılıyor misafirlerin yeteneklerine uygun düşen. Afrikanların dans ve yerel enstrüman çalma yetenekleri gayet yüksek olduğundan mutlaka gruplar kuruluyor, gösteriler düzenleniyor. Ve sporu es geçmemeli... Futbol özellikle çok rağbet görüyor ve gençler destekleniyor, turnuvalar düzenleniyor.
Yaşça daha büyük olanlar Kumkapı "Misafirhanesi"nde kapı dışarı çıkmanın yasak olduğu, depresyonun, kavga - kargaşanın had safhada olduğu fiziksel ve zihinsel anlamda oldukça dar bir yapıda ikamet ettiriliyor. Dar diyorum çünkü her gün en az on mülteci geliyor buraya.
Türkiye elinden gelen desteği yüksek insani değerlerle yapmaya çalışıyor. Bu bir gerçek. Ama ne olursa olsun tüm dünyada, acımasız insan tacirlerinin ellerinde, dolandırılarak, hayatları tehlikeye atılarak, kimi zaman yalın ayak sınırları, dağları, nehirleri ateş altında kilometrelerce yürüyerek, kimi zaman daracık kamyon konteynırlarda nefes almadan sınır kontrollerini geçmeye çalışarak, kimi zaman küçücük botlara haddinden fazla sayıda sıkışıp sadece canlı bir şekilde kıyıya ulaşmayı dileyerek, öyle zor öyle çetin yollardan engelleri aşıyorlar... umutla... Ülkelerini yoksullaştırarak zenginleşen ülkelere, biraz olsun para kazanabilmek, ailelerini ve kendilerini geçindirebilmek için kölelik etmeyi kabullenen bu insanlara dünya bir yaşam borçlu...

Çeşitli yazılar için lütfen zaman ayırıp bakınız:
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1254649

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1139735&title=denizdeki-multeciler&haberSayfa=0

http://www.sivilmedya.com/multeciler-991yy.htm


Hiç yorum yok: