Film, mutlu bir çiftin yaşamlarının bir erkek çocukları olduktan sonra nasıl çarpıcı bir değişim gösterdiğini ve trajik şekilde sonlandığını anlatıyor. Aslında bu değişimler çoğunlukla Eva (Tilda Swinton) yani annenin hayatında gerçekleşiyor. Psikolojisinin gitgide çökmesi fakat yine de özdisipline ve denetime sahip oluşu sebebiyle mücadeleyi elden bırakmayarak ayakta kalışını izliyoruz film boyunca. Kevin değişik bir çocuk. Sanki doğduğu andan itibaren annesini hiç sevmiyor veya onu en büyük rakibi olarak görüyor... Yada... Annesine hastalık derecesinde bağlı ve bu ona zarar vermesine sebep oluyor sürekli. Soğuk kanlılıkla annesini şiddetli bir şekilde üzmesinin ve sonunda babasını, "normal" olan kızkardeşini ve okulundaki pek çok arkadaşını okla vurarak öldürmesinin ve sonunda müebbet bir mahkumiyetle hapse girmesinin başka ne gibi bir açıklaması olabilir bilemiyorum. Eva aşık olduğu kocasını, kızını ve yaşam güvenliğini -Kevin'ın öldürdüğü gençlerin aileleri tarafından her türlü şiddete maruz kalarak- ve nihayetinde oğlunu kaybediyor... Fakat film boyunca kadının bir defa dahi ağladığını görmedim. Ne kadar farklıyız, güçlü olma anlayışlarımız mı farklı olan...
Tavsiye ediyorum. İzleyin. Ama sağlam bir psikolojiye sahip olduğunuz bir anınızda:)
Annesinin küçük canavarı... Kevin...
Selamlar...