16 Şubat 2012 Perşembe

Bekleme Odası'na hoşgeldiniz...




Karakterleri güzel çizilmiş bir Demirkubuz filmi daha: Bekleme Odası...

Birkaç mekanda, birkaç kişi arasında, birkaç diyalogla geçen bir film. Ama akıcı, dinamik bir yapıya sahip yanısıra. Yani NBC filmlerinin sıkıntılı bekleyişi yok filmde. Tabi kara çalmak istemem NBC filmlerine nihayetinde o kadar ödülü boşuna almıyor...da işte bana daral geliyor bazılarında... 


Ahmet, yönetmen, Zeki abimiz oynamış, çok da güzel olmuş. 
Serap sevgilisi. Kadınla sinir bozucu bir biçimde ayrılıyorlar. O sahnede gıcık oluyorum Ahmet'e. Sonra Elif - asistanı- yok oluyor ortadan, Kerem -Elif'in 4 yıllık sevgilisi, düzgün, duyarlı, akıllı, sevgi dolu bir çocuk- ve Ahmet'in Elif ve yaşamsal ilişkiler üzerine geçen ufak bir sohbeti. Ahmet çok demokratik, çok saygılı, kendisini neyin kıracağını, neyin sarsacağını ve neyi hiç bir şekilde önemsemeyeceğini iyi biliyor. 


Kerem-Ahmet sohbetinden ikisi ile ilgili kayda değer ipuçları alıyoruz. Elif çıkıp geliyor Ahmet'in kapısına doğru, Kerem'in aslında çok iyi tahmin ettiği gibi. Ahmet Elif'le bir şeyleri deniyor. İstiyor yani çok aşikar. Ama Kerem var Elif'te bir yerlerde. 


Ahmet sorgulamıyor, kıskanmıyor, yani ben Ahmet'i o kısa ilişkide çözümledim. Çok saygı duydum, anlam verdim hareketSİZliğine. 


Elif tabi her kadın ve aslında adam gibi sorgulanmak, kıskanılmak, kendisinden beklentiye girilmesini, kendisine "dur"/ "gitme" denmesini istiyor. Hepimiz istiyoruz bunu her daim her türlü ilişkimizde. Yani evcil hayvanımızdan bile beklentimiz bu. 


Gözleri ağlamaktan şişmiş insana menemen yer misin diye de sorulmaz ki ya! 
                                                                                                                  (Elif) 


Elif gidiyor hem de bir gece önce Ahmet'ten hiç beklenmeyecek bir vazgeçirme çalışmasını yaşamış olmasına rağmen. Elif de anlıyor benim gibi Ahmet'i. Kerem'e dönüyor. Yapamaz çünkü, sürdüremez böyle bir ilişkiyi. Ama Ahmet'in aslında bağıra çağıra söylediği şu ki: 
"Beklentiye girmek zarar verir. Soru sorma, hiç birşey umma, akıntıya kulaç atma..."
Bu Ahmet'in ilişkilere karşı olduğu anlamına gelmiyor tabi... Film Ahmet'in evindeki 3. gördüğümüz kadın olan Sanem'le bitiyor. 


"Başkalarıyla mutlu olan kadınlar bana kendimi hep kötü hissettirmiştir"
                                                                                                                                               (Ahmet)


Bu da benden olsun:


"Umma ki küsmeyesin."





4 yorum:

burcupc dedi ki...

Bu filmi merak ettim, Elif ve Ahmet çok bildik, tanıdık geldi. En kısa zamanda izlemeyi düşünüyorum.

Unknown dedi ki...

İzle bence de ve yaz bloguna. Şimdiden merak ediyorum film yorumunu...:)

* dedi ki...

"umma ki küsmeyesin" ne güzelmiş böle bu........amaaa bir de demiş ya "birisi" umut kalbimizde hiç susmayan bir kuştur. Nee yapıcaz şimdii : )). Ne güzel yazmışsın. Senin yazdıklarını okuyunca gerçekten izleyesi geliyor insanın. "Emeğine sağlık arkadaşııımmmmmm" : ))))))))

Unknown dedi ki...

"Birisi" iyi demiş gercekten. Ama bu ummak insanlardan ummak yani umma ki kimseden üstün bir özellik, daimi bir sadakat, sürekli bir vefa, vs küsmeyesin sonra efendiii diyor:) Senin de yorumuna sağlık arkadaşımm:)))